venerdì 24 ottobre 2008
Juande Ramos Facebook 12:47
Yükselen trend onlar gibi gözükse de İspanyol teknik adamları hiç bir zaman sevemedim. Tottenham dün de Udinese'ye yenildi, Juande Ramos'un zor günleri devam ediyor.
giovedì 23 ottobre 2008
Lambayı Tutan Adam 17:16
Ön libero nedir bilinmeyen zamanların koşan kahramanlarındandı Mami...Bu akşam sahada aranacak cinsten...
Kitap oluşu hoşuma gitti ama henüz bulamadım, arıyorum fellik fellik.
lunedì 20 ottobre 2008
Michael'in ceketi 13:56
Dün maç esnasında Dökme'nin suratına da 'Şu takım elbise bu dünyada bi sana bi bu Skibbe'ye yakışmıyor'' diye itiraf ettikten ve kendisi de görüşüme katıldıktan sonra sonra rahat rahat yazabilirim artık.
Takılmamak istiyorum ama takılmadan duramıyorum, bir insanın herşeyinin birbiriyle bağlantılı olduğuna inanıyorum. İmza günü kime demiştim hatırlamıyorum yakında bu Kamil'in yakasında Gazi görürsek boşa delirmeyelim diye.
O günden beri çeşitli denemeler, çeşitli şekil şemal çalışmaları ne yapsa para etmiyor. Kravatsız kurtlar vadisi style takım zorlamak, Jean üstü kolu kıvırık beyaz gömlek giyip Klinsman, Low vari yeni jenerasyon Alman hoca tandansı yakalamaya çalışırken pantalonu Cesar Prates'in şortu gibi imanına kadar çekip bi maç sonra takım üstü anorakla soğuk görünce yelkenleri indirmek. Tıpkı 3 ayda takımda oturtamadığı sistem, düzen gibi bir mentalite yansıması...Önliberolar kravat, santraforlar pardesu olur bu hayatta yeri geldiginde...
Belli ki saha kenarında eşofman orjinali adamın ama orda da telkinseverlerden biri karışmış işine; Galatasaray'ın hocasısısın ,öyle eşofmanla durmak olmaz kenarda, bir takım elbise alalım sana da onu giyersin demiş. Yalnız takımı almaya memur Ümit'le göndermiş olacaklar ki o kendinden parlak çizgili beyaz piyanist şantör gömleği ve morlu eflatunlu birbirinden çirkin kravatlarla garibimi Galatasaray teknik direktöründen çok bir beyaz eşya firmasının iç anadolu bölge satış sorumlusu havasına sokmuşlar. Maç bitince Ali Sami Yen'in kapısındaki şirket arabasına binip evine dönecekmiş havası veriyor bana sürekli.
Dün kü maçta da belli geçmiş aynanın karşısına, öyle yapmış olmamış böyle yapmış olmamış, sıkılmış üstten 2 düğmesini bağlamış ceketin, kasıldıkça kasılmış kıpırdayamaz bir hal almış sahanın kenarında.Dökme'nin dediği gibi hadi o mecbur sen neden kendini kasarsın. Kendin ol, eşofmanını giy öyle dur duracaksan kulübende ki biz de anlayalım kim Hatice'nin asıl müsebbibi.
Maç sonraları da ayrı bir hisseli harikalar kumpanyası.Ahmet Akçan ihtimali kalmayınca bocalayıp son 25 yılının yarısından fazlasını Alman hocalarla geçiren kulübün önce İngilizce üzerinden çeviri denemesi ,sonra ''belli ki kulüpten birinin yakınının oğlu imajlı''gence tercümanlık işini neden verdikleri belli oldu.Dün kü basın toplantısında sanki Burak Dilmen teknik direktör de Skibbe de bir Avrupa maçında hocanın demecini yabancı basın mensuplarına çevirmesi için orada bulunan yöre insanı havasında duruyordu. Danışman olarak Kalli'yi bulanlar hocaya bir de imajmeykır bulsunlar da gönderemeyeceklerse derdine derman olsunlar bare.Nasıl olsa bizde artık ayıp yorganın altında.